🔖 Zamyatin’in vizyonuna göre 26. yüzyılda Utopia sakinleri bireyselliklerini o kadar kaybetmişlerdir ki, kimlikleri ancak sayılardan ibarettir. “Gardiyanlar” olarak adlandırılan siyasi polislerin kendilerini gözlem altında tutabilmesi için camdan evlerde otururlar (kitap televizyonun icadından önce yazılmıştır). Hepsi birbirine eş üniformalar giyerler ve insanlardan genellikle ya “numara”, ya da “ünif” (üniforma) olarak söz edilir. Sentetik besinlerle beslenirler ve en yaygın eğlence biçimi hoparlörlerden yayınlanan “Tek Devlet” marşı eşliğinde dörtlü gruplar halinde uygun adım yürümektir. “Seks saati” denen belirlenmiş zaman dilimlerinde bir saatliğine cam evlerinin perdelerini indirmelerine izin verilir. Doğal olarak evlilik kavramı olmasa da, cinsel yaşam tam olarak da keyfi değildir. Cinsellik amacıyla herkese pembe kuponları olan bir tür karne verilir ve belirlenmiş seks saatlerinden birini paylaşan kişiler de bu kuponu imzalar. Tek Devlet “Hayırsever” olarak anılan bir kişi tarafından yönetilmektedir. Hayırsever her yıl halk tarafından mutlaka oy birliği ile yeniden seçilir. Devletin yönetim ilkesine göre mutluluk ile özgürlük asla bir arada bulunamaz. Adem cennet bahçesinde mutlu iken özgürlüğü isteme hatasında bulunmuş ve bunun bedelini de cennetten kovularak ödemiştir. Tek Devlet ise özgürlüğü ortadan kaldırarak mutluluğu geri getirmiştir. Zamyatin’in romanı genel olarak bizim durumumuzla daha büyük paralellik gösterir. Uygulanan tüm eğitime ve Gardiyanlar’ın yakın takibine rağmen, insanlara özgü içgüdülerin çoğu hala varlığını korumaktadır. Hikâyenin anlatıcısı olan D-503 yetenekli bir mühendis olmakla birlikte pek de kendisiyle barışık olmayan bir kişiliktir ve hissettiği ilkel dürtülerden dolayı dehşete düşmektedir. D-503 yeraltı direniş hareketinin bir üyesi olan I-330’a âşık olur (tabii âşık olmak da bir suçtur) ve kadın bir süreliğine onu isyan hareketinin içine çekmekte başarılı olur. İsyan başladığında Hayırsever’in düşmanlarının oldukça kalabalık olduğu ve bunların devleti yıkmanın yanı sıra, evlerinin perdelerini indirir indirmez sigara içmek ve alkol kullanmak gibi suçlar da işledikleri ortaya çıkar. D-503 sonunda kendi aptallıklarının bedeli ödemekten kurtulur. Yetkililer son zamanlarda yaşanan kuralsızlıkların nedeninin bazı kişilerin yakalandığı ve hayal gücü olarak adlandırılan bir hastalıktan kaynaklandığını keşfettiklerini açıklarlar. Beynin hayal gücünden sorumlu bölgesi saptanmıştır ve hastalık x-ışını uygulaması ile tedavi edilebilmektedir. D-503 bu işlemden geçtikten sonra başından beri yapması gerektiğinin bilincinde olduğu şeyi yapmakta güçlük çekmez ve örgüt arkadaşlarını polise ihbar eder. I-330’a camdan bir fanusun altında basınçlı hava ile işkence uygulanmasını izlerken de hiçbir duygu belirtisi göstermez. George Orwel